Obezite Nedir? Nedenleri, Tüm Tedavi Detayları ve Türkiye’deki Fiyatları

Obezite Nedir? Nedenleri, Tüm Tedavi Detayları ve Türkiye’deki Fiyatları

Obezite, vücutta sağlığın bozulmasına neden olacak kadar aşırı ve anormal derecedeki yağ birikmesi durumuna verilen isimdir. Obezite durumunun hesaplanması için boy ile kilo değerleri üzerinden vücut kitle indeksi değerlendirmesi yapılır. Vücut kitle indeksi hesaplamasında kilogram cinsinden ağırlığın, metre cinsinden olan boy uzunluğunun karesine bölünmesi ile işlem gerçekleştirilir. Vücut kitle indeksi hesaplama değerinin 30 üzerinde olması kişilerin obez olduğu anlamına gelir. Eğer bu değer 40 üzerinde ise kişilerin morbid obez olduğu anlamına gelir.

Yağ dokuları bütün sistemleri etkileyecek şekilde hormonal ve kimyasal birtakım maddeler salgılarlar. Bazı salgılar kişilerin açılmasına ve doyma sınırlarının üst noktalara çekilmesine ve obezite durumlarının ilerlemesine sebebiyet verir. Birden çok sebep neticesinde ortaya çıkan obezite hastalığı insan vücudundaki pek çok organın etkilenmesine neden olur. Bu sebeple bu hastalığın tedavisi için birden fazla branşın beraber uyum içerisinde çalıştığı bir ortam planlanarak işlemler yapılmalıdır.

Obezite tedavisi için başvuran hastalarda ilk önce endokrinoloji uzmanı, psikiyatri uzmanı, beslenme uzmanı ve fizik tedavi uzmanı tarafından değerlendirmeler yapılır. Gerekli olması halinde hastalara kardiyoloji ve göğüs hastalıkları uzmanlarının da tedavi etmesi gerekir. Bunun yanında uygun olan hastaların obezite cerrahisi ile ilgili konularda deneyim sahibi ola genel cerrahlar tarafından görülmesi de önemlidir.

Başvuru yapan hastaların tamamında obezite probleminin altında yatan faktörler, psikolojik problemler, yeme alışkanlıkları, sağlık durumları ile alakalı konularda detaylı bir şekilde incelenir. İncelemelere göre gerçekleştirilen değerlendirmeler neticesinde hastalara uygun olan tedavi programları hazırlanır. Tedavi programları tıbbi beslenme ve egzersizlerin yanında hastaların özelliklerine bağlı olarak tıbbi tedavi ya da cerrahi tedavi seçeneklerini de içerebilir.

Obezite Hastalığı Nedir?

Obezite rahatsızlığı tüm dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerde en önemli sağlık problemleri arasında yer alır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine bakıldığında dünya üzerinde 1,9 milyar kişinin fazla kilolu olduğu ve bunların 600 milyonunun da obez olduğu görülür.

Tüm dünyada giderek yaygın bir hal alan obezite, hastaların yaşam kalitelerini ve süresini büyük ölçüde etkiler. Fakat obezitenin tedavisi mümkündür. Obezite hastalığı tedavisi için diyetle beraber egzersiz ve gerekli olması halinde cerrahi yöntemler uygulanır. Obezite sorununu yenen hastalarda kalp, uyku apnesi, yüksek tansiyon, kalın bağırsak kanseri, meme kanseri, prostat kanseri gibi hastalıklar da çözülebilir. Hastalar bu sayede çok daha sağlıklı bir yaşama adım atabilir.

Obezite, kişilerin tüketebileceklerinden çok daha fazla kalori almaları ile beraber meydana gelen ve vücutta normalden daha fazla yağ depolanmasına neden olan bir hastalıktır. Morbid obezite durumu ölümcül hastalıklara neden olarak insan ömrünün kısalmasına neden olur. Kişilerin vücut kitle indeksinin 40 üzerinde olması morbid obezite olarak isimlendirilir.

Kimler Obezite Ameliyatı Olabilir?

Vücut kitle indeksi 35-40 arasında olan ve bunun yanında aşırı şişmanlığa bağlı tip 2 şeker hastalığı, uyku apnesi, hipertansiyon sorunu olan kişiler obezite ameliyatı bakımından morbid obezite olarak kabul edilir. Şişmanlığa bağlı yeni tip 2 şeker ve metabolizma bozukluğu bulunan ve vücut kitle indeksi 30-35 arasında olan hastaların bile ameliyat olması mümkündür.

Morbid obez hastası olan kişilerde ilk tedavi seçeneği olarak diyet tercih edilir. Ancak 6 aydan daha az süren ve en az iki defa uygulanmış diyetlerin başarısız olması halinde diyet tedavisine devam edilmez. Bu durumda etkili olan tedavi seçeneği ameliyat olacaktır. Ameliyatın ise mümkün olan en kısa sürede uygulanması gerekir.

Obezite Risk Faktörleri Nelerdir?

Dünyada sağlık örgütlerinin yapmış olduğu açıklamalara göre obezite hastalığı en riskli 10 hastalık arasında bulunur.  Günümüzde sigaradan sonra önlenebilir hastalıklar içerisinde obezite hastalığı da bulunur. Obezite hastalığı ile mücadele edilirken hastaların beslenme alışkanlıkları ve hayat tarzını değiştirmesi gerekir. Obezite risk faktörleri konusunda kişilerin dikkatli olması son derece önemlidir.

Çevresel Etkenler

Günümüzde büyük şehirlerde yaşayan çocuklar için fiziksel etkenler son derece kısıtlıdır. Çocuklar yalnızca okulda beden eğitimi derslerinde fiziksel aktivitelerde bulunabilirler. Bu nedenle çocukların erken yaşlarda spora yönlendirilmesi obezitenin engellenmesi açısından önemlidir.

Çevresel riskler açısından dikkat edilmesi gereken konulardan biri de bilgisayar kullanımı ve televizyondur. Bu durumlar çocukların gün içerisinde çok daha az enerji tüketmesine ve daha fazla enerji depolamasına sebebiyet verir. Bunun yanında televizyon ya da bilgisayar karşısında abur cubur tüketilmesi de obeziteye zemin hazırlar.

Beslenme

Obezite hastası olan çocuklar yaşıtlarına oranla daha fazla yemek yemese bile daha az hareket ettiklerinden kilo alma durumları söz konusu olabilir. Çocukların enerji tüketiminin az olması kilo aldıran risk faktörlerinden biri olması ile dikkat çeker.

Çocuklarda beslenme vakitlerinin az olması günde bir ya da iki defa yemek yemek, karbonhidrat veya yağlı kızartmalar gibi yüksek kalorili olan yiyeceklerin tüketilmesi çocuklarda kilo alımının önemli faktörlerinden biridir.

Genetik Faktörler

Anne ve babanın kilolu olması sonucunda doğacak olan çocukta %80 oranında obezite riski bulunur. Ebeveynlerden yalnızca biri kilolu ise risk oranı %40 oranına düşer. Obezitenin en büyük nedenlerinden biri hastaların çok fazla yemek yemesi değil, yenilen kadar enerjinin harcanmamasıdır. Obezite problemi ile mücadele eden çocukların ailelerinin de fiziksel aktivitelerde daha az bulunduğu görülür.

Hormonlar

Obezite problemi olan çocukların mutlaka hormon hastalıkları uzmanları tarafından muayene edilmesi gerekir. Obezite sorunu olan çocukların bazılarında tiroid bezi, böbrek üstü bezi hastalıkları olabilir. Bunun yanında bu çocuklarda şeker hastalığı problemleri de gözlemlenebilir.

Obezite Hastalığının Sebepleri Nelerdir?

Düzensiz ve dengesiz beslenme, fast food yiyeceklerin tüketilmesi, spor yapmamak kilo alma sorunlarına ve bazı hayati organlarda yağlanma problemlerinin yaşanmasına sebebiyet verir. Uzun süreli açlık durumlarında kontrolsüz bir şekilde yemek tüketimi, karbonhidrat içerikli yiyecekler ile şekerli yiyeceklerin tüketilmesi obezite problemlerine neden olan beslenme hataları arasında yer alır.

Anne ve babanın ikisinin birden kilolu olması çocuklarda obezite görülme ihtimallerini arttırır. Tiroid bezi hastalıkları, şeker hastalığı, böbrek üstü bezi hastalığı obezite problemleri arasında yer alır. Yağlanma sorunlarının önüne geçmek için çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenme düzeni ile hareketli bir yaşam tarzının benimsenmesi önemli konular arasında yer alır.

Obezite Dereceleri Nelerdir?

Vücut kitle indeksi 35-40 arasında olan ve bunun yanında aşırı şişmanlık nedeniyle tip 2 şeker hastalığı, uyku apnesi, hipertansiyon sorunu bulunan kişiler obezite ameliyatı bakımından morbid obez kabul edilirler. Şişmanlığa bağlı olarak yeni tip 2 şeker ile metabolizma bozukluğu olan ve vücut kitle indeksi 30-35 arasında olan hastalar için de ameliyat söz konusu olabilir. Gastrik bypass ameliyatı en sık tercih edilen ameliyat çeşitlerinden biridir.

Vücut kitle indeksi hesaplamalarında Dünya Sağlık Örgütü’nün obezite sınıflandırmaları üzerinden değerlendirme yapılır. Kişiler ağırlıklarını boyun karesine böldüklerinde çıkan sonuç kişilerin obez olup olmadıklarını belirtecektir.

·         18,5 kg/m altında olanlar zayıf

·         18,5-24,9 kg/m arasında olan kişiler normal kilolu

·         25-29,9 kg/m arasında olanlar fazla kilolu

·         30-39,9 kg/m arasında olanlar obez

·         40 kg/m üzerinde olanlar ise ileri derece obez (morbid obez) olarak değerlendirilir.

Diyabet ile Obezite İlişkisi

Diyabet ile obezite hastalığı birbiri ile ilişkilidir. Kişilerin kilolarının artması ile beraber insülin direncinde de artma durumları söz konusu olur. Buna bağlı olarak da hastalarda diyabet durumu yaşanabilir. Bunun yanında kişilerde diyabete bağlı olarak da kilo alma durumları söz konusu olabilir. Tip 2 diyabet hastalarında insülin kullanımlarına bağlı olarak kilo alımı durumları yaşanabilir.

Bu durum tip 1 diyabet durumunda daha az görülür. Tip 2 diyabette daha fazla görünmesinin nedeni ise vücudun ürettiği insülin miktarlarının artması ile kişilerin dirençlerinin artmasına bağlı olarak ilaç kullanımlarıdır. Mini gastrik bypass obezite cerrahisinde kullanılan yöntemler arasında yer alır.

Morbid Obezite Tedavi Yaklaşımları Nasıldır?

Aşırı ve hastalık derecesinde şişmanlığın görülme sıklıkları hastaların değişen yaşam tarzı ile beslenme alışkanlıklarına göre son zamanlarda önemli ölçülerde artmıştır. ABD ve İngiltere başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin nüfuslarının 3’te 1’i obezite sorunu yaşar. Mide baypası obezite tedavisinde sıklıkla kullanılır.

Obezite, düşünülenin aksine yalnızca fazla kilo almak anlamına gelmez. Özellikle morbid obezite durumu kalp ve damar hastalıkları, tip 2 diyabet, uyku apnesi, eklem sorunları, dermatolojik sorunlar, psikolojik sorunlar gibi çeşitli ek klinik problemlere neden olabilir. Obezite hastalarında sadece deri altında bulunan yağ dokusunda kitlesel bir artış meydana gelmez. Organların hemen hepsinde yağlanma ve çevredeki yağlı dokularda artış durumları söz konusu olur.

Halk arasında çok fazla bilinmemesine rağmen obezite, kansere yakalanma risklerinin de artmasına sebebiyet verir. Yapılan birtakım çalışmalar morbid obez olan gebelerde, obezite ameliyatından sonra zayıflayarak gebe kalan annelere nazaran anne ile bebeğe ait sorunların çok daha fazla olduğu görülmüştür.

Obezite Cerrahisi Hangi Hastalara Uygulanır?

Ciddi komplikasyon geliştirme olasılıkları yüksek olan morbid obezite hastalarında cerrahi yöntemler tercih edilebilir. Tam gastrik baypas ile kişiler obezite hastalığından kurtulabilirler. Cerrahi tedaviler, günümüz koşullarında en iyi sonuç veren ve en radikal tedavi seçenekleridir. Morbi obez hastaları diyet ve egzersiz programları ile bir süreliğine kilo verseler dahi başarı oranları son derece düşüktür. Bunun yanında hastaların tekrardan kilo alma riskleri de oldukça fazladır.

Cerrahi tedavi uygulanan hastalarda metabolizma değiştiği için özellikle tüp mide ameliyatının ardından ciddi iştah kaybı durumları söz konusu olur. Mide hacmi küçültüldüğü için hastalarda yeme olayı da kısıtlanacaktır. Bu sebeple cerrahi yöntemler ile tıbbi tedavi yöntemlerini başarı açısından kıyaslanması doğru olmayacaktır. Ancak yine de bu uygulamalar neticesinde bir ameliyat işlemidir. Bunun yanında ciddi bir karar olduğunun göz önünde bulundurulması son derece önemlidir. Mini gastrik bypass ameliyatı sonrası hastalar rahatlıkla kilo vermeye başlarlar.

Morbid obezite hastalarında cerrahi operasyonların multidisipliner yaklaşımlarla gerçekleştirilmesi gerekir. Hastaların endokrinoloji uzmanları, diyetisyen ve gerekli görülmesi halinde psikolog tarafından değerlendirilmesi gerekir. Ameliyattan önce hastaların hormonal sorunlarının olup olmadığı ve bunun yanında ameliyat için uygun olup olmadıkları endokrinolog tarafından değerlendirilmesi gerekir.

Ameliyattan önce midede olası başka bir patoloji durumunun tespit edilmesi bakımından endoskopi yapılmasına özen gösterilmesi gerekir. Hastaların operasyondan önce ve operasyon sonrası dönemde nasıl besleneceği ile ilgili diyetisyenler tarafından detaylı bir şekilde bilgilendirilmeleri gerekir. Özellikle ilk birkaç aylık dönemde beslenme düzeni ve metabolizmanın yeni duruma uyumu bakımından takip son derece önemlidir. Bunun yanında ameliyattan önce hastaların psikolojik durumları bakımından incelenmesi gerekir. Ciddi psikiyatrik hastalığı olan, alkol ya da ilaç bağımlılığı olan kişiler ile operasyona ilişkin detayları kavrayamayacak durumda olan morbid obez hastalarının ameliyat olması doğru değildir. Tek enjeksiyonda gastrik bypass ameliyatı olacak kişilerin mümkünse aile içi desteklerinin de tam olması gerekir.

Evdeki yemek düzeninin ameliyat sürecine kadar tüm aşamalarında ailenin motivasyon ve onayının olması hastaların kararları kadar önemli bir konudur. Morbid obez ameliyatları çoğunlukla kısıtlayıcı uygulamalardır. Emilimin bozulmasına yönelik olan uygulamalar veya ikisi birden kombinasyon şeklinde gerçekleştirilebilir. Başka bir engel olmaması halinde ameliyatlar laparoskopik yani kapalı olarak gerçekleştirilebilir.

Obezite Cerrahisi Uygulamaları

Tüp Mide Ameliyatı

Tüp mide ameliyatı işleminde midenin yaklaşık olarak %75-80’lik kısmı çıkarılır. Operasyondan sonra geride kalan mide tüpe benzediği için uygulama bu şekilde isimlendirilir. Midenin büyük kısmı cerrahi olarak çıkarıldığından ve geride sadece 50-100 ml hacim kaldığından tüketilen besin miktarları kısıtlayıcı olur. Tüp mide ameliyatı kısıtlayıcı bir ameliyat olma özelliğine sahiptir. Besin alımını azaltıp kilo vermeye yardımcı olur.

Tüp mide ameliyatında çıkarılan mide bölümünden salgılanan ve ghrelin olarak isimlendirilen iştah hormonu işlemden sonra azaldığı için hastalarda ciddi oranlarda iştah azalması söz konusu olur. Ameliyatın ardından hastaların eski iştahlarına dönmemeleri başarı oranını artıran bir avantajdır.

Tüp mide ameliyatının diyabet ile hipertansiyon üzerindeki etkileri oldukça fazladır. Özellikle sadece ağızdan ilaç tedavisi diyabet hastaları ve hipertansif hastaların kullanmış olduğu ilaçlara genellikle gerek kalmaz. Bu olumlu etkiler ameliyattan hemen sonra başlayacaktır.

Mide Bypassı

Mide bypassı uygulamasında yemek borusundan hemen sonraki küçük bir kısım geride kalacak şekilde büyük kısmın bypass edilmesi şeklinde işlem gerçekleştirilir. Bu işlemde mide kısmına tekniğe uygun olarak ince bağırsağın getirilip dikilmesi ile işlem gerçekleştirilir. Bu nedenle hem mide hacmi küçülür hem de bağırsağın bir bölümünün devre dışı kalması sağlanır. Bu sayede hem tüketilen yiyecek miktarları az olur hem de emilim etkilenmiş olur. Bu şekilde insülin bağımlısı şeker hastalarının kan şekeri kontrolleri daha etkili bir şekilde gerçekleştirilir.

Hangi Yöntemin Tercih Edileceği Nasıl Belirlenir?

Günümüzde bakıldığında iki operasyonun arasında teknik bakımından büyük farklılıklar bulunmaz. Tüp mide ameliyatları daha fizyolojik olduğundan komplikasyon ve operasyona bağlı mortalite açısından daha düşük oranlara sahiptir. Tüp mide ameliyatları çok daha kısa sürelerde gerçekleştirilir. Cerrahi bakımdan uygulanması da daha kolaydır. Tüp mide veya bypass ameliyatı uygulamalarından hangisinin uygun olduğuna doktorlar tarafından karar verilir.

Her iki teknikten sonra hastaların 3-4 yıl içerisinde tekrardan kilo alması durumları söz konusu olabilir. Eğer teknik olarak tüp mide ameliyatı tercih edilmişse bu hastalara resleeve veya mide bypassı işlemi uygulanabilir. Hastaların daha önce gastrik bypass geçirmesi halinde tekrardan kilo alma durumunda ikinci bir cerrahi tedavi şansları bulunmaz. Burada bilinmesi gereken tercih edilecek operasyon tekniğinden hekim tarafından yapılacak muayene ve tetkikler sonucunda hastalara özgü olarak belirlenmesi gerekir.

Tüp mide ve gastrik bypass ameliyatlarında en önemli komplikasyon durumu kaçak ya da kanama problemleridir. Gelişen modern teknikler ve deneyim ile bu sorunlar önemli oranlarda düşürülmüştür. Bu iki teknikte de minimal invaziv yöntemler tercih edilir. Bu sayede hastaların ameliyattan sonra normal yaşamına dönmesi çok daha kolay olur.

Türkiye’de Obezite Cerrahi

Türkiye’de obezite cerrahi başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğinden sağlık turizminde de son derece popülerdir. Bunun yanında Türkiye’de dövizin yüksek olması sebebiyle yurt dışından gelen hastalar son derece uygun fiyatlara ameliyat olabilir. Türkiye’de obezite cerrahi fiyatları ile ilgili detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Yorum Yazın

Ücretsiz Danışmanlık